20- Meryem Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
Sünen-i Tirmizi: 43 - KUR’ÂN’IN TEFSİRİ KİTABI: 20- Meryem Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
Tarih: 22 Mart 2024 Cuma0 cevap verildi, 1 değerlendirme yapıldı, 3 görüntülendi.
Bu sayfa 22.03.2024 tarihinden itibaren 3 defa görüntülendi.
20- Meryem Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3449- Muğîre b. Şu'be (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (ﷺ), beni Necran'a göndermişti, Necranlılar bana dediler ki: siz Kur'ân'da Meryem sûresi 28. ayetinde “Ey Harun'un kız kardeşi” diye okumuyor musunuz? Oysa Mûsâ ile Îsa arasında pek çok zaman geçmemiş midir? Onlara nasıl cevap vereceğimi bilemedim ve Rasûlüllah (ﷺ)'e dönüp durumu ona anlattım. Buyurdu ki: Onlara kendilerinden önceki peygamberlerin ve Salih insanların isimlerini kullandıklarını haber vermedin mi? (Müslim, Adad: 27)
Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir.
Bu hadisi sadece İbn İdris'in rivâyetiyle bilmekteyiz.
3450- Ebû Saîd el Hudrî (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, Rasûlüllah (ﷺ), Meryem sûresi 39. ayetini okudu ve şöyle buyurdu: Ölüm, boz renkli bir koç şeklinde getirilip Cennetle Cehennem arasındaki bir noktada durdurulacaktır. Sonra Ey Cennet halkı denilecek hepsi başlarını döndürüp o tarafa bakacaklar. Sonra ey Cehennemlikler denilecek onlarda başlarını o tarafa çevirip bakacaklar ve hepsine birden şöyle sorulacak: “Bunu tanıyor musunuz?” Onlar da evet diyecekler bu ölümdür sonra o ölüm dedikleri koç yere yatırılıp boğazlanacaktır.
Allah Cennetliklere yaşama ve ebedilik takdir etmemiş olsaydı sevinçlerinden ölürlerdi. Aynı zamanda Allah Cehennemliklere Cehennem'de yaşamak ve ebedilik takdir etmemiş olsaydı onlar da kederlerinden dolayı ölürlerdi. (Buhârî, Tefsir-ül Kur'ân: 27; Müslim, Cennet: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3451- Katâde (رضي الله عنه)'den rivâyet edilmiştir. Meryem 57. ayeti hakkında şöyle dedi: Enes b. Mâlik, Peygamber (ﷺ)'in şöyle buyurduğunu bize aktarmıştır: “Mîrâc'a çıktığımda İdris peygamberi dördüncü kat sema'da gördüm.” (Nesâî, Salat: 27)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd'den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Saîd b. Ebû Arûbe Hemmâm ve pek çok râvîler, Katâde'den, Enes'den, Mâlik b. Sa'sa'dan miraç hadisini uzunca rivâyet etmişlerdir. Bence bu hadis onun bir parçasıdır.
3452- İbn Abbâs (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, Peygamber (ﷺ), Cebraile bizi yaptığın ziyaretlerden daha çok ziyaret etmene bir engel var mıdır? Diye sordu. Bunun üzerine Meryem sûresi 64. ayeti nazil oldu: “ve melekler: “Biz ancak, Rabbinin buyruğuyla ineriz. Geçmişimiz, geleceğimiz ve aralarındaki her şeyimiz O'nundur, yani O'nun emrine tabidir ve Rabbin asla hiçbir şeyi unutmaz.” (Buhârî, Bed-il Halk: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
3453- Hüseyin b. Hureys, Vekî' vasıtasıyla Ömer b. Zerrin'den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.
3454- Süddî (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mürre el Hemedanî'ye; Meryem sûresi 71. ayetinin tefsirini sordum o da bunu kendisine Abdullah b. Mes'ûd'un aktardığını söyledi. Rasûlüllah (ﷺ) şöyle buyurdu: “Tüm insanlar Cehenneme mutlaka uğrayacaklar sonra amelleri karşılığında oradan çıkıp kurtulacaklardır. Oradan ilk çıkacak olanların hızı şimşeğin parlaması gibidir. Sonra rüzgar gibi, sonra atın koşması sonra da devenin üzerindeki binici gibi, sonra da insanların koşması gibi daha sonra da insanın yürümesi gibi sırattan geçip Cehennem'den kurtulacaklardır.” (Dârimî, Rıkak: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Şu'be, Süddî'den merfu olmaksızın rivâyet etmiştir.
3455- Abdullah b. Mes'ûd (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, Meryem sûresi 71. ayeti hakkında şöyle dedi: “Herkes o Cehenneme uğrayacak ve yaptıkları amellere göre oradan kurtarılacaklardır.” (Dârimî, Rıkak: 17)
3456- Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Şu'be'den, Süddi'den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Abdurrahman dedi ki: Şu'be'ye dedim ki: İsrail bu hadisi bana Süddî'den, Mürre'den, Abdullah'tan rivâyet etti. Şu'be'ye şu karşılığı verdi. Bu hadisi Süddî'den merfu olarak işittim fakat onu bilerek rivâyet etmeyip bırakıyorum.
3457- Ebû Hüreyre (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, Rasûlüllah (ﷺ) şöyle buyurdu: Allah bir kulu sevdiği zaman: “Cebraile ben falanı sevdim sende onu sev diye seslenir.” Cebrail'de bunu gökyüzüne ilan eder. Sonra o kimsenin sevgisi yeryüzü halkına indirilir de böylece yeryüzündeki insanlar da o kimseyi sever hale gelir işte Meryem sûresi 96. ayetinin anlamı budur. Allah bir kulundan da hoşlanmadı mı Cibrili çağırır ve: “Ben falan kuluma kızgınım onu sevmiyorum” der bu bildirin gökyüzünde ilan edilir. Sonra bu haber yeryüzüne indirilir de insanlar o kimseye nefret ederler. (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim, Birr ve Sıla: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abdurrahman b. Abdullah b. Dinar babasından, Ebû Salih'den, Ebû Hüreyre'den bu hadisi benzeri şekilde rivâyet etmiştir.
3458- Mesrûk (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Habbab b. Eret'den şöyle dediğini işittim. Kendinde bulunan bir alacağımı tahsil etmek için Âs b. Vâil es Sehmî'ye geldim. O da Muhammed'i inkar etmedikçe bu alacağını sana vermeyeceğim, dedi. Bende sen ölüp tekrar diriltileceğin güne kadar bile olsa onu inkar edemem, dedim. Ben öldükten sonra diriltilecek miyim? dedi. Evet dedim. O da o zaman orada benim malım ve çocuklarım olacak sana orada veririm dedi. Meryem sûresi 77. ayeti bu sebeble nazil oldu: “Âyetlerimizi inkâr edip, “Bana muhakkak mal da, evlat da verilecektir” deyip isyan eden o adamı gördün mü?” (Buhârî, Büyü' 27; Müslim, Sıfat-ül Kıyame: 17)
3459- Hennâd, Ebû Muaviye vasıtasıyla Â'meş'den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.