58- Mücadele Süresinden Tefsir Edilen Âyetler
Sünen-i Tirmizi: 43 - KUR’ÂN’IN TEFSİRİ KİTABI: 58- Mücadele Süresinden Tefsir Edilen Âyetler
Tarih: 22 Mart 2024 Cuma0 cevap verildi, 1 değerlendirme yapıldı, 3 görüntülendi.
Bu sayfa 22.03.2024 tarihinden itibaren 3 defa görüntülendi.
58- Mücadele Süresinden Tefsir Edilen Âyetler
3612- Seleme b. Sahr el Ensârî (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kadınlarla cinsî münasebet konusunda kimseye verilmeyen bir güç bana verilmişti. Ramazan ayı gelince karıma yaklaşır ve gün üzerime doğasıya dek bu işi devam ettiririm korkusuyla Ramazan boyunca anam gibisin diyerek zıhar yaptım. Gecelerden bir gece bana hizmet ederken bir tarafı açılıverdi de ben de hemen onun üzerine sıçradım sabah olunca erkenden kendi kavmime gidip durumu anlattım ve: Benimle beraber Rasûlüllah (ﷺ)'e kadar gidinizde ona durumu anlatayım dedim. Hayır dediler. Vallahi bu işi yapmayız. Hakkımızda Kur'ân inmesinden korkarız veya Rasûlüllah (ﷺ)'in hakkımızda ayıp olabilecek bir söz söylemesinden çekiniriz. Fakat sen istersen kendin git dilediğini yap… Bunun üzerine yanlarından çıktım Rasûlüllah (ﷺ)'e kadar geldim durumu kendisini anlattım. Bunu sen mi yaptın? Buyurdu. Ben de bunu ben işledim dedim. Tekrar bunu sen mi… dedi. Ben de bunu ben işledim dedim. Tekrar bunu sen mi işledin dedi. Ben de ben işledim dedim. İşte huzurunuzdayım hakkımda Allah'ın hükmü ne ise onu tatbik et cezama katlanacağım.
Rasûlüllah (ﷺ), bir köleyi hürriyetine kavuştur buyurdu. Bunun üzerine iki elimle boynuma vurdum ve yok dedim sizi hak üzere gönderen zat hakkı için bu boyundan başkasına sahip olmayarak sabahladım. Rasûlüllah (ﷺ), o halde iki ay oruç tut buyurdu. Ben de Ey Allah'ın Rasûlü! başıma gelen zaten oruç yüzünden gelmedi mi? Rasûlüllah (ﷺ), o halde altmış fakiri doyur dedi. Ben de seni hak ile gönderen zat hakkı için bu gecemizi aç olarak geçirdik akşam yemeğimiz bile yoktu. Rasûlüllah (ﷺ) şöyle buyurdu: Öyleyse Züreykoğullarının Zekât memuruna git ve ona sana Zekât mallardan vermesini söyle bu Zekâttan kendi keffaretin yerine altmış fakiri birer ölçek hurma vererek doyur, gerisiyle de çoluk çocuğunu yedirirsin, buyurdu. Bunun üzerine kavmime döndüm ve onlara şöyle dedim: Sizlerde darlık ve kötü görüş Rasûlüllah (ﷺ)'in yanında ise genişlik ve bereket buldum. Sizin Zekâtınızın bana verilmesini emretti haydi Zekâtlarınızı bana veriniz onlar da Zekâtlarını bana verdiler. (Ebû Dâvûd, Talak: 27; İbn Mâce, Talak: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Muhammed diyor ki: Süleyman b. Yesâr bence Seleme b. Sahr'dan hadis işitmemiştir. Muhammed aynı zamanda şöyle demektedir: Seleme b. Sahr'a, Süleyman b. Sahr'da denilir.
Bu konuda Havle binti Sa'lebe'den de hadis rivâyet edilmiştir. Havle, Evs b. Sâmit'in karısıdır.
3613- Ali b. ebî Tâlib (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mücadele sûresi 12. ayeti nazil olunca Peygamber (ﷺ), Bana: “Ne kadar parayı uygun görürsün, dinar yeterli midir?” buyurdu. Ben de: “Buna güçleri yetmez” dedim. “O halde yarım dinara ne dersin?” buyurdu. Ben de ona da güçleri yetmez dedim. “O halde ne kadar?” buyurdu. Ben de: “Bir arpa tanesi ağırlığı kadar altın” dedim. Rasûlüllah (ﷺ) de: “Sen de pek az dedin” buyurdular. Bunun üzerine Mücadele sûresi 13. âyet nazil oldu: “Gizli konuşmanızdan önce, sadaka vermekten dolayı, fakir düşeceğinizden mi korkuyorsunuz? Madem size emredileni yapmadınız, Allah da sizi bundan affetti, bundan dolayı, bundan sonra, sadaka vermeden de konuşup danışabilirsiniz. Öyleyse sizler bundan böyle, namazınızda devamlı ve dikkatli olun, Zekâtı verin, Allah'a ve Rasulüne itâat edin. Çünkü Allah, yapageldiğiniz her şeyden haberdardır.” Böylece Allah benim yüzümden ümmetin yükünü hafifletti. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Hadiste geçen bir arpa tanesi sözcüğünün manası arpa ağırlığı kadar altın manasındadır. Ebû'l Ca'd'ın ismi Rafî'dir.
3614- Enes b. Mâlik (رضي الله عنه)'den rivâyete göre: Bir Yahudi, Peygamber (ﷺ) ve ashabının yanına geldi; “Essâmü aleyküm” dedi. Cemaatte ona karşılık verdiler. Bunun üzerine Peygamber (ﷺ): “Bu adam ne söyledi biliyor musunuz?” dedi. Dediler ki: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir ama selam verdi ey Allah'ın Peygamberi.”
Bunun üzerine Peygamber (ﷺ) şöyle buyurdu: “O adam şöyle şöyle dedi, dedikten sonra o adamı bana çağırınız” buyurdu. Bunun üzerine onu çağırdılar. Rasûlüllah (ﷺ): “Essâmü aleyküm” mü dedin?” diye sordu. Yahudi: “Evet” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (ﷺ) şöyle buyurdu: “Kitab ehlinden biri size selam verdiğinde siz; “Söylediğin söz senin üzerine olsun” diye karşılık veriniz” buyurdu ve Mücadele sûresi 8. ayetini okudu: “…Sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar…” (Buhârî, İstizan: 27; Müslim, Selam: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.