63- Münâfıkûn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
Sünen-i Tirmizi: 43 - KUR’ÂN’IN TEFSİRİ KİTABI: 63- Münâfıkûn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
Tarih: 22 Mart 2024 Cuma0 cevap verildi, 1 değerlendirme yapıldı, 3 görüntülendi.
Bu sayfa 22.03.2024 tarihinden itibaren 3 defa görüntülendi.
63- Münâfıkûn Sûresinden Tefsir Edilen Âyetler
3628- Zeyd b. Erkâm (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amcamla beraber bulunuyordum. Abdullah b. Übey'in kendi adamlarına şöyle dediğini işittim: “Allah'ın peygamberinin yanında bulunanlara hiçbir şey vermeyin ki etrafından dağılıp gitsinler.” “Eğer Medîne'ye dönersek; “Biz üstün olanlar Rasûlüllah (ﷺ) ve beraberindeki aşağılık kimseleri Medîne'den çıkaracağız.” Bunu amcama anlattım. Amcam da durumu Peygamber (ﷺ)'e anlattı. Bunun üzerine Peygamber (ﷺ), beni çağırdı. Ben de duyduklarımı kendisine söyledim. Sonra Rasûlüllah (ﷺ), Abdullah b. Übey ve adamlarına haber gönderdi. Onlar da söylemediklerine yemin ettiler. Rasûlüllah (ﷺ)'de benim yalancılığıma onun da doğru söylediğine inandı. O güne kadar başıma gelmeyen bir şey o an başıma gelmiş oldu. Eve kapandım, amcam: “Maksadın neydi işte, Rasûlüllah (ﷺ) seni yalancı çıkardı ve sana kızdı” dedi. Sonra Allah, Münafıkûn sûresini indirdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (ﷺ), bana haber gönderdi ve bu sûreyi okudu ve şöyle buyurdu: “Allah seni doğruladı.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur'ân: 27; Müslim, Sıfat-ül Münafıkîn: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3629- Zeyd b. Erkâm (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (ﷺ) ile birlikte savaşa çıkmıştık yanımızda bedeviler de vardı. Suya koşardık A'rabiler, bizden önce suya varırlardı. Derken bir bedevî, bedevî arkadaşlarını geçti. A'rabî geçti, havuzu dolduruyor etrafını taşla çeviriyor ve üzerine de deriden bir örtü atıyor arkadaşları gelinceye kadar öylece bekliyordu. Ensâr'dan bir adam bedevinin yanına geldi su içmesi için devesinin yularını çekti fakat bedevî onu bırakmak istemedi. O da suyun bendini bozdu. Bedevî de bir odunu kaldırıp Ensarî'nin başına vurdu ve başından yaraladı. Ensarî münafıkların başı Abdullah b. Übey'in yanına geldi ve durumu ona anlattı. Kendisi de onun adamlarındandı. Abdullah b. Übey kızdı ve şöyle dedi: “Allah'ın peygamberinin yanında bulunanlara hiçbir şey vermeyin ki etrafından dağılıp gitsinler.” Yani bedeviler. Bu bedeviler yemek vaktinde Rasûlüllah (ﷺ)'in yanına gelirlerdi. Abdullah b. Übey dedi ki: Onlar, Muhammed'in yanından dağıldıkları zaman Muhammed'e yemek getirin kendisi ve yanında bulunanlar yesin dedi. Sonra da arkadaşlarına şöyle konuştu: Eğer Medîneye dönersek biz üstün olanlar Rasûlüllah (ﷺ) ve beraberindeki aşağılık kimseleri Medîne'den çıkaracağız. Zeyd dedi ki: Ben Rasûlüllah (ﷺ)'in binitinde arkasında idim. Abdullah b. Übey'i işittim amcama haber verdim o da gidip Rasûlüllah (ﷺ)'e haber verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (ﷺ) ona haber gönderdi. O da yemin edip olanları inkar etti. Rasûlüllah (ﷺ) onu doğru kabul edip beni yalan söyledi sandı. Sonra amcam bana geldi ve maksadın ne idi sonunda Rasûlüllah (ﷺ), sana kızdı ve darıldı. Tüm Müslümanlar da seni yalancı kabul ettiler. Üzerime hiç kimseye çökmeyen bir sıkıntı çöktü.
Nihayet ben bir yolculukta Rasûlüllah (ﷺ) ile beraber yürürken sıkıntıdan başım sallanıyordu. Derken Rasûlüllah (ﷺ) yanıma geldi kulağımı çekerek yüzüme güldü. Dünyada ebedî kalmak haberi bile beni bu kadar sevindirmezdi. Sonra Ebû Bekir bana ulaştı ve şöyle dedi: Rasûlüllah (ﷺ) sana ne dedi? Dedi. Ben de: bana bir şey söylemedi kulağımı çekti ve yüzüme güldü dedim. Ebû Bekir müjdeler sana sevin öyleyse dedi. Sonra Ömer benimle karşılaştı. Ona da Ebû Bekir'e söylediğimi söyledim. Sabah olunca Rasûlüllah (ﷺ), Münafıkûn sûresini okudu. (Buhârî, Tefsir-ül Kur'ân: 27; Müslim, Sıfat-ül Münafıkîn: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3630- Hakem b. Uyeyne (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Muhammed b. Ka'b el Kurazî'nin kırk yıldan beri Zeyd b. Erkâm'dan şöyle aktardığını işitmekteyim: Abdullah b. Übey, Tebük gazasında; “Medîne'ye dönersek biz üstün olanlar Rasûlüllah (ﷺ) ve beraberindeki aşağılık kimseleri Medîne'den dışarı çıkaracağız” dedi. Bunun üzerine Peygamber (ﷺ)'e geldim ve durumu kendisine anlattım. Übey bu sözü söylemediğine dair yemin etti. Bunun üzerine toplumum beni kınadılar ve “neden böyle yaptın?” dediler. Eve geldim kederli ve üzüntülü olarak yattım. Sonra Peygamber (ﷺ), bana geldi veya ben ona gittim: “Allah seni doğruladı” buyurdu. Münafıkûn sûresi 7. ayeti nazil oldu: “Bunlar o kimselerdir ki; “Allah'ın peygamberinin yanında bulunanlara hiçbir şey vermeyin ki, O'nun etrafından dağılıp gitsinler” derler. Göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır ama bu gerçeği münafıklar anlayamazlar, kavrayamazlar.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur'ân: 27; Müslim, Sıfat-ül Münafıkîn: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3631- Câbir b. Abdullah (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir savaşta idik (Sûfyân bu savaşın Mustalıkoğulları savaşı olduğu kanaatindedir.) Bu arada muhâcirlerden bir adam Ensâr'dan bir kimsenin arkasına vurdu. Muhâcir dedi ki: “Ey Muhâcirler! Yetişin” Ensarî de dedi ki: “Ey Ensâr yetişin” Rasûlüllah (ﷺ) bunu işitti ve Cahîlî dönemdeki çağrışmaların şimdi aramızda işi ne. Ashab: Muhâcirlerden bir adam Ensâr'dan bir adamın arkasına vurdu dediler. Rasûlüllah (ﷺ), bu kokuşmuş cahîlî dönem işlerini bırakınız, dedi. Abdullah b. Übey b. Selül bunu işitti ve şöyle dedi: “Böyle mi yaptılar. Eğer Medîne'ye dönersek biz üstün olanlar Rasûlüllah (ﷺ), ve beraberindeki aşağılık kimseleri Medîne'den çıkaracağız.”
Bunun üzerine Ömer dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Şu münafığın boynunu vurayım. Peygamber (ﷺ): Bırak onu buyurdu. İnsanlar, Muhammed arkadaşlarını öldürüyor diye konuşmasın, Ömer'den başkaları şöyle diyor: O'nun oğlu Abdullah b. Abdullah, ona: “Vallahi kendini zelil ve Rasûlüllah (ﷺ)'in aziz olduğunu ikrar etmeden Medîne'ye dönemezsin dedi. O da bunu aynen yaptı.” (Buhârî, Menakıb: 17; Müslim, Birr: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
3632- İbn Abbâs (رضي الله عنه)'den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kendisini Ka'be'yi haccetmeye ulaştırabilecek veya üzerine Zekât vâcib olabilecek kadar malı olup ta bu vazifesini yerine getirmeyen kimse ölüm zamanında tekrar dünya hayatına dönmeyi dilesin. Bunun üzerine bir adam Ey Abbâs'ın oğlu dedi. Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşı. Ancak kafirler dünya hayatına dönmeyi isteyeceklerdir. İbn Abbâs dedi ki: Bu konuda sana Kur'ân âyetleri okuyacağım. Münafıkûn sûresi 9.10.11. âyetlerini okudu.
Sonra İbn Abbâs: “Zekâtı ne vâcib kılar?” diye sordu. O adam da: “Mal ikiyüz dirhemden yukarı olduğu zaman” dedi. İbn Abbâs: “Hac hangi kimseye farz olur” dedi. O adam da: “Azık ve binek” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
3633- Abd b. Humeyd, Abdurrezzak vasıtasıyla Sevrî'den, Yahya b. ebî Hayye'den, Dahhâk'den, İbn Abbâs'tan bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir.
Aynı şekilde Sûfyân b. Uyeyne ve pek çok kimseler bu hadisi Ebû Cenab'tan, Dahhâk'den, İbn Abbâs'tan merfu olmaksızın İbn Abbâs'ın kendi sözü olarak rivâyet etmişlerdir. Bu rivâyet Abdurrezzak'ın rivâyetinden daha sağlamdır. Ebû Cenab'ın ismi Yahya b. ebî Hayye olup hadis konusunda pek kuvvetli biri değildir.